2 Nisan 2012 Pazartesi

Türkiye'de Yeşil mi Yeşil Binalar

Geçenlerde İstanbul'da gerçekleşen Uluslararası Yeşil Bina Zirvesi'ndeydim. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) tarafından organize edilen bir konferanstı bu. Tesadüfen o tarihlerde İstanbul'da olacağım için çok mutluydum ve baya da heyecanlanmıştım. Hala, ülkemde güzel adımlar atıldığı için çok umutluydum ama konferans sonrası, yine, eleştirmek istediğim bir sürü konu olduğunu fark ettim. Kendimi tutamıyorum gerçekten.

Öncelikle söylemeliyim ki, konuşmacılar gayet güzel seçilmişti. Bir çok farklı ülkeden, faklı tecrübelere sahip kentsel planlamadan, ürün tasarımına; devlet görevlisinden, ekonomi uzmanına kadar pek çok farklı alandan konuşmacı vardı. Kendi adıma çok faydalandığımı söyleyebilirim. Ama sevmediğim kısımlara hemen geçmek istiyorum. Türkiye'de her şeyin para ekseni etrafında döndüğü gerçeğiyle bu konferansta da yüzleştim. Bakış açımız o kadar dar ki; para kazanma hırsı yüzünden potansiyelleri değerlendiremiyoruz bence. Türkiye'deki sürdürülebilir kentsel alanlar konusu, Bayındırlık ve İskan Bakanı Erdoğan Bayraktar ve diğer bazı konuşmacılar tarafından 'yeşil bina sertifika sistemleri' ve 'konut stoğu' alt başlıklarına indirgendi. Tabi ki bu, uluslararası bir zirve olduğu için Türkiye'nin imajını zedelemeyecek bir tutum içinde olunması normal. Bunu anlayışla karşılayabilirim ama buradaki sorun; Türkiye'deki alt yapısızlığı avantaj olarak gören, para odaklı yatırımcı ve girişimci mantığı. Kentsel dönüşümü binlerce yeni konut inşaatı olarak görmekten vazgeçsek mesela; karı az yaşam kalitesini yükselten ortak yaşam alanları, toplu taşıma hatları geliştirebilsek keşke. Sonra, konutlar ve sertifikalara gelse keşke sıra...

Aslında ÇEDBİK, güzel bir adım atmış ve ilk Türk Yeşil Konut Sertifikası oluşturmak için bir araştırma grubu oluşturmuş. Hatta bu sene tamamlanması bekleniyor. BREAM, LEED gibi dünyada verilen yeşil bina sertifikalarından farklı olarak, milli bir sertifikanın yerel koşullara daha uygun olacağı düşüncesiyle yapılmış bir çalışma. Buna kesinlikle katılıyorum, çünkü her sertifika sisteminin - belli modifikasyonları olsa da- çıktığı ülkenin dengelerini içerdiği doğru. Dolayısıyla Türkiye şartlarını göz önünde bulundurarak geliştirilen bir sertifika daha gerçekçi sonuçlar verecektir diye umut ediyorum.

Yine de, İngilizce'de 'green washing' dedikleri yeşile boyama olarak Türkçeye çevirebileceğimiz, çevre dostu adımlar atmak için değil, çevre dostu görünmek için daha çok para ve zaman harcanması olarak tanımlayabileceğimiz  kavram 'Bekle beni Türkiye, geliyorum!' diyor. Umarım algılarımda ve hislerimde yanılıyorumdur.

6 yorum:

  1. Çok beğendim düşüncelerinizi Deoris Hanım...

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Orhan Bey :]

    YanıtlaSil
  3. Konu ve blog gayet güzel ve ilgi alanımda :) tebrikler.

    YanıtlaSil
  4. Teşekkürler çok memnun oldum :]

    YanıtlaSil
  5. Maalesef Türkiye her konuda olduğu gibi bu konuda da çok geri ve dediğin gibi kafa yapısı değişmezse bu durumu düzeltmek çok zor...

    YanıtlaSil
  6. Biz Türkiye Çevre Koruma ve Yeşillendirme Kurumu olarak bu yıl verimlilik, yeşil inovasyon ve sürdürülebilirlik konusuna odaklanmış durumdayız, iyi ki de yapmışız :)

    YanıtlaSil